Katil Var

[English follows Turkish.]

Katil var. Birçoğuna göre bu katil Türkiye Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan. İsviçre bankalarında hesapları ve ayakkabı kutularına tepilmiş milyonları olan sözde halkın adamı. Polise Taksim’de binlerce insanı gaza boğma emri veren, öldürülmüş Mısırlı bir kız için ağlarken aynı kaderi paylaşan Türkiyeli bir erkek çocuğunu karalayan adam. Muhalif medyayı önce soyup sonra arkadaşlarına şeker misali dağıtan ve Selahattin Demirtaş’ı tutuklayarak insan haklarını ihlal eden Türkiye’nin on yıllardır gördüğü en karizmatik politik lider. Bunların birçoğu iddia elbette. Zaten sadece iddia edilebilirdi. 

Katil var. Bu kelimeleri ilk kez 2013 yılının zehirleyici ve bir o kadar hayati önemi haiz yazında cereyan etmiş Gezi Parkı eylemleri esnasında duydum. Taksim, Okmeydanı ve Gazi Mahallesi civarında çınlayan bu kelimeler, hayran kaldığım ve onlardan biri olmak istediğim binlerce biçkin genç tarafından korkusuzca haykırılıyordu. Kelimeler duvarlara yazıldığı gibi ertesi günün sabahı alelacele gri bir boyayla kapatılıyordu. Öyle ki yalnızca güvenli bir kalabalığın içerisinde dile getirilebilecek kelimelerdi bunlar. 

Katil Var. 2012-2015 yılları arasında gördüklerimin fotoğraf kitabi. Gezi’nin önderliğinde başlayan; Soma maden faciasını, mülteci krizini, Nevruz kutlamalarını içine alan ve 2015 yazında AKP’nin iktidarını kaybetmesiyle doruk noktasına ulaşan Erdoğan’ın en zayıf olduğu o kısa dönem. Belki de Nazım Hikmet’in Davet şiirinde dile getirdiği o an.

Katil Var. Benim ilk ve muhtemelen son fotoğraf kitabım. Leica MP, llford HP5 ve üzerinde kalp çıkartması olan büyük boy flaşla çektiğim 40 bin çekimin bir sonucu. Gözaltına alınmanın ve sınır dışı edilmenin... Kazanılan arkadaşlıkların ve hatta daha iyi olanların yitirilmesinin… Yıllar suren sanatsal güvensizliğin, ertelemenin ve kaybetmeyle olan uzlaşmamın bir sonucu.

[English]

Katil var means "there is a murderer". According to many, that murderer is Recep Tayyip Erdogan, the president of Turkey.

A professed man of the people with multiple Swiss bank accounts and over $4,000,000 stuffed in shoe boxes. A man who ordered the police to tear gas thousands in Taksim, who weeps for a dead Egyptian girl and defames a dead Turkish boy. A man who steals and distributes opposition media to friends like candy. And a man who violates human rights to lock up Selahattin Demirtas, the most charismatic politician Turkey has seen in decades. Much of this is alleged of course.  It can only ever be alleged.

Katil var. I first heard those words in the toxic and pivotal summer of 2013, during the Gezi park protests. Reverberating in and echoing around Taksim, Sisli, Okmeydani and Gazi Mahallesi. Words shouted with courage by the thousands of lithe youths that I had a crush on and wanted to be.  Words painted on walls and quickly obscured with grey paint the next morning. Words that could only be voiced in the safety of a crowd.

Katil var. A photobook of what I saw between 2012 to 2015. The short period when Erdogan was at his most vulnerable, beginning with the lead up to Gezi, Gezi itself and covering the Soma mining disaster, the refugee crisis, Newroz festivals and culminating with the loss of the AKPs majority in the summer of 2015.  A time perhaps predicted by Nazim Hikmet in his poem, Plea

Katil var. My first and probably last photobook. It's the result of nearly 40,000 shots with a Leica MP, llford HP5 and an oversized flash with a sticker of a heart on it. It's the result of being detained and deported. It's the result of friendships gained and even better friendships lost.  And it's the result of years of artistic insecurity, procrastination and of reconciling myself to loss.

Charlie Kirk.

Using Format